******* Hüsnü Köktürk ‘ten TB6BHK Yorum- bir gözlem açıklama**********
Hastalıkta namaz ile ilgili yazılar çok ise de delil kabul edilen kaynakların hepsi güçlü belgeler olarak gözükmeyebiliyor. Müslim gibi en muteber hadis kaynağında hastalıkta namaz konusunda hiç hadis-i şerif yok. Yine en sahih hadis kitabı addedilen iki kitaptan biri olan Buharî isimli hadis kaynağında îmâ kelimesinden hiç bahsedilmiyor. Îmâ kelimesinin bulunduğu hadis Buharî ve Müslimin ve hatta kütübü-sitte dışında bulunuyor. Yazılar yazılırken sadece bilgi toplamaya çalışılmış, bilgi kaynağının sıhhat durumu üzerinde fazla düşünülmemiş gibi bir ortam görüyorum. En birinci fetvalar Kütüb-ü sitte dışındaki iki veya üç hadis-i şerif üzerinden verilmiş. Öyle ki kitap yazan fakihler kaynak olarak hadisi şerifin bulunduğu (kaynak kitap) ismini dahi belirtmemişler, İmrân hadisi şöyledir diyerek …yazılarına devam etmişler.
Bir yazı, veya bilginin bulunduğu bir kaynak okurken dip notların yazara mı ait yoksa sonradan mı konmuş olacağı akla gelmeli ve parantez içi yazıların, dip notların, gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, kimler tarafından kaleme alınmış olduğunun nazar-ı itibara alınmasında fayda görüyorum.
************** îmâ nedir ******************************************
Cevabı zor gibi gözüküyor. İma Arapça lügatlerde ( fazla derine gitmeyerek) ومأ yani (vav mim hemze) kökünden gelen bir kelimedir. Eşare, işaret etme, bazı yerlerde kinaye anlamına geliyor. Bu kelimenin kütüb-ü sitte dediğimiz 6 tanınmış hadis kitabının hasta namazı bölümünde bulunmadığı akla gelmeli ve illa şu manadadır diye iddiaya kalkışmamalı. İsim yapmış fakihler (Hindiye, Zeyleî, Halebî, İbni Abidin, Caferî…) ima kelimesini eğilmek anlamında kullanmışlar, ve tercüme eden alimler de eğilme olarak tercüme etmişler. İmanın daha kesin kavramını öğrenmek için Hanefi ve caferi fakihlerin ima anlayışlarını yazmış oldukları kitaplardan öğrenebiliyoruz. Hanefi kaynakların neredeyse tamamında imanın biraz değişik anlamı daha var ki o da: Hasta namaz kılarken aslını yapmaya çalışmış ama yapamamışsa namazı yine geçerlidir, ve fakat hasta ima ile kılmış olur. Şimdiki lisan ile aslını yapamayan ima ile yapmış olur.
******Hanefi kaynaklarda ima tanımı*******
Hanefi fıkhında îma özenilecek bir hareket değildir. Sağlıklı kimseler namazlarını dosdoğru kılarlar, îma yapamazlar. İmayı rüku ve secde yapamayan hastalar yapar. İma da kademe kademedir. 1- bel ile eğilme, 2-baş ile eğilme, 3-diğer organları kullanma. Birinci maddeyi yapamayanlar ikinci maddeyi yapar, yani eğilemeyen, icabında oturamayanlar baş eğmesi yaparlar. 3- numaralı kademeye itibar azdır, ihtilaf fazladır, itiraz çoktur. el, kaş, göz, kalp beyin iması gibi. Bizden öncekiler hep birbirlerine bakarak, birbirlerini görerek namaz kılıyorlardı, namazın nasıl kılınacağı görsel idi. Eski ulema bu görselleri kağıda yazıya, detaylarıyla işlemeyi zorunlu ve fazla önemli görmedi, görsellik ihmal edildi. Video gibi bir araç da bulunmadığından görseller zamanla zayıfladı. Zamanımızda ise İkinci kademe ima’yı 1 numaralı ima olarak görenler çoğaldı. Biz de haliyle kaynak ulemanın kitaplarında görselliğe ait, görselliğe benzer ne varsa bulup ortaya çıkarmak zorunda kaldık
Ne yazık ki Hanefi alimlerin kitaplarında ima kelimesinin anlam ve tarifi biraz gizli, metnin içinde gizlenmiş duruyor. Dikkatsiz bir okuyucu oradaki imanın tarifini ve ne olduğunu anlayamıyor. Cağferi kaynaklarda ise hasta namazı bahsi ifadeleri ve ima anlayışı çok kesin, açık ve net olarak yazılmış. Hiç yorum yapmaya ihtiyaç bırakmamışlar. Aşağı sahifelerde örnekler bulunuyor. Bu nedenle şahsım olarak hanefî kaynaklardaki ima bölümlerini gizlilikten kurtarıp avamın anlayacağı duruma getirmek için bu yazıları kaleme almak istedim. Ulemanın yazılarına yer yer kırmızı renkli açıklama ifadesi koydum.. Bunlar yapılmayınca haklı olarak imayı yanlış anlayanların sayısı artacak acizane bizler de bu vebalin altında kalacağız.
****İma kelimesi*******
yanlış anlamaya çok müsait. Kaynak eser olarak bildiğimiz Kütüb-i sitte denen 6 tanınmış hadis külliyatı içinde hasta namazı bölümünde ima kelimesi bulunmuyor. Hal böyleyken imayı dini bir terim olarak dini lügatlerin içine koyabilmenin güçlüğünü anlayabiliyorum.
Bazıları, İma baş eğmedir ifadesini iyice yaygınlaştırmaya çalışmışlar, ve bunda önemli ilerlemeler kaydetmişler. Öyle ki eğiliniz ifadesi geçen hadis-i şerifleri parantez içi yorumuyla başınızı eğiniz şeklinde anlamak istemişler.
İma baş eğmek midir? İnternet ortamında ima baş eğmektir şeklinde yazılar bulabiliriz. îma, baş eğmedir ifadesini beğenen bazı yorumcular, icabında içinde ima veya eğiliniz ifadesi geçen hadis-i şeriflere parantez açarak “başınızı eğiniz” şeklinde ifade etmek yolunu tutabiliyorlar. Hadis-i şerif’in aslında, bünyesinde bulunmayan bir kelimeyi orada hizmete koymak ne derece doğru veya sakıncalı olur? Hani kaynak eser addedilen bir alimin eserine dahi dip notlar eklemek, notları kimin yazdığının açıkça belli olmaması okuyucuyu anlama güçlüğüne düşürebiliyor.
Îmâ kelimesinin bulunduğu kaynakların birisi Zeylaî nin Nasbu’r-Raye cilt 2 sayfa 175 isimli kitabından. Mehmet Zihni Efendinin Nimetül-İslam isimli kitabında bahsedilen hadis-i-şerif buradan alınmış olabilir. Hadis-i-şerifin Arapça aslını zor buldum.
Çoğu konuda detaylı bilgi vermekle tanınan Mebsut isimli kitap, Taberaniden (Camiu-l kebir) Hasta namazı ile ilgili hadis naklederken, Bezzar, Magrifet ve Darekutnî’de ki hadisi şerifleri görmemiş veya onlara ulaşamamış olması da dikkat çekicidir. Bu durumun yazarın çok eski yıllarda yaşamış ve hatta eserin hapishanede güç şartlar altında yazılmış olmasının sebebi olabilir.
Bazıları imayı baş eğilmesi olarak tanımlayabiliyor..Bu düşüncenin en büyük delili Taberâni nin الجامع الكبير Camiu’l- Kebîr isimli Hadis-i şerif kitabı içindeki bir hadis-i şerif.
Açıklama: Taberani hadis-i şerifinde ilk defa bir hasta için başını eğ şeklinde bir ifade zikredilmiş ise de bu ifade ihtimal, hasta normal şekilde rüku ve secde yapamayan yatalak birisi idi ve başını eğ şeklinde bir çözüm sunuldu. Netice olarak hasta hakkındaki hadis-i şerifler arasında bir uyumsuzluk ve tenakuz söz konusu değildir.
Bu hadis-i şerifin etkileri ne olmuştur.? Hadis-i şerif-i Şafii fakihlerinden imam-ı Rafiî almış, ama şafiilerin hepsi bu kurala uymamışlar. Şafiilerde hasta namazı konusunda tam bir bütünleşme görülmediğine ait yazılar okudum. Örnek verecek olursak Şafii mezhebinde olan imam-ı Gazâli, ve imam-ı Harameyn ekibi hastalarını eğilebilcekleri bir yükseltiye konulmuş eşya üzerine secde ettirmişler, ama baş iması yapınız dememişler. Diğer bir delil daha var gibi , ama o bizim bildiğimiz kaynaklara pek benzemiyor. Fikir pek yeni değil. Taa 1800 lerde var. İbni Âbidin bu ifadenin kaynağını vermiş
« İmanın hakikatı başı eğmektir. «Sırf hareket ettirmesidir» diye de rivayet olunmuştur. Tamamı İmdât’tadır. O da Bahır ile Makdisî’den nakletmiştir.» İbni Abidin bu kaynağı vermiş ama yazımızın 10 satır aşağısına bakarsak, İbni Abidin bu delili kendisi de hiç kullanmamışa benziyor. Esasen buradaki imâ kelimesi dini anlamdaki ima kelimesimi dir? emin değilim.. Baktığım bir iki Arapça lügat içinde bulunmayan bu ifade, hadis-i şeriflerin anlamını değiştirecek kadar kuvvetlimidir? Fazla bilgi yok
Bu ifadeler dinde ne derece etkili olabilirler, mevcut hadisi şerifleri ortadan kaldıracak kadar güçlümüdürler.?
Hanefi fakihlere bakarsak onlar onlar الجامع الكبير deki hadis-şerifle pek ilgilenmemişler Bezzâr ve Beyhakî deki Cabir hadis-i şerifi ni ayrıca Darekutnî deki gücün yeterse hadisini delil aldılar ki bu delillerde baş kelimesi bulunmuyor, eğilme kelimeleri kullanılıyor. Aşağı sahifelerde fakihlerin yorumu teferruatıyla verilecek.
Hanefi fakihlerden ima baş eğmedir şeklinde (hele umumi) bir bilgiye hiç rastlamadım
.***** Bir nükte ****
Beli sağlam olan bir hasta sadece baş imasıyla namaz kılabilir mi? Delilini ararken mescitten en son çıkan bilgili kişi
–-ne delili arıyorsun Ayet-i kerime sana kafi gelmiyor mu?
وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِعِينَ – Bakara 43 Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin. Doğrusu mahçub oldum. İkinci bir mahcubiyeti de bir öğrenciden aldım. Delikanlıya baş mı eğilmeli bel mi eğilmeli diye delil topluyorum dedim. Öğrenci beni şaşırtan bir cevap verdi. Yaz dedi. Cami kalabalıksa, cemaat secde edecek yer bulamamışsa halk öndekinin sırtına secde eder. Kimse başını eğmez. İlmihal kitabında böyle yazıyor dedi. Hani bir laf vardır. El mi yaman Bey mi yaman?
Sorunun bir cevabı da – İbni Abidin- Reddul- Muhtar dan iki meseleye cevap. hasta namazı sahife 7/22 Cevabın birisi imanın tanımı ikincisi ise rükû yapabilen birisinin,eğilerek rükû yapacak yerde bunu imâ ile yapması.
METİN : Yere konulan şey taş gibi üzerine secde sahih olan şeylerden olup yüksekliği bir veya iki kerpiç miktarını geçmezse onun üzerine yapılan secde hakiki secdedir. Ve o kimse namazını îmâ ile değil, rükû ve sücudüyle kılmıştır. ….. Yere konulan şey, üzerine secde sahih olanlardan değilse namazını ima ile kılmış sayılır….. Hattâ bana öyle geliyor ki, o kimse yere, secde edilebilecek bir şey koymağa kadir ise koyması lâzımdır. Çünkü hakikaten rükû ve sücuda kadirdir. Rükû ve sücudun hakikatını yapmak elinde iken ima ile yapması sahih değildir. İma ile kılmanın şartı. rükû ve sücudun imkânsız olmalarıdır.
AÇIKLAMA : Hasta yere konan az bir yüksetiye secde yapmak istiyor, yapabilmişse gerçek namaz kılmıştır, eğer yükselti yumuşaksa veya hasta yükseltiye tamamen yaklaşılamamışsa ima ile kılmıştır. Burada hasta yere kadar eğilmeye çalışıyor ve namaz ima oluyor. İbni Abidin secdeye gitmeyiniz, başınızı eğiniz demiyor. İma baş eğmedir de demiyor. Secdeye yaklaşmış kimse de ima yapmış oluyor. İkinci cevap cevap rükunun aslını yapabilen ima yapamaz
https://islamiyontem.net/kitaplar/Turkce%20Fikih/Fetvalar/reddulmuhtar/index.htm erişim 25/07/2023
İmam gazali ve “imam-ül-harameyn” hastanın bir yükseltiye secde edebileceğini söylüyor fakat başınızı eğiniz demiyor.
Hemen alttaki yazıda Merhum Mehmet Zihni efendi hangi uzuvlarla ima yapılabilirliğini yazmış. Ayrıca: İbni Abidin den hasta namazı bahsinde İmamı züfer’in îma anlayışını görüyoruz ki göz ve kalp imasından bahsediliyor..Burada bilinmesini istediğimiz şey ima’nın tek bir kalem kelime olmadığı ancak, ibadeti anlatmaya yönelik bir işaret olduğudur. Dökümanlarda vücut eğilmesi, baş eğilmesi ve diğer küçük organların hareketi….ile yapılmasından bahsedilir
******Bir yorum: Hüsnü Köktürk***************
Sandalyede namaz kılanlar için “sizin secde için yaptığınız ima rüku içim yaptığınız imadan daha kısa oluyor, bu nedenle namazınız batıl oluyor” Diyenler için cevap
Hadisi şerifte “secde için yaptığın ima rüku için yaptığın imadan daha aşağıda olsun” ifadesi namazını oturarak ve hem rükusunu hem de secdesini peşpeşe yapması gereken hasta bir musalli için söylenmiştir. Sandalyede namaz kılanlardan rükusunu ima ile kılmayıp tam yapanlar bu hadisi şerifin kapsamı dışında kalmaktadırlar. Çünkü iftitah tekbirini, ya kendisi yalnız veya imamla beraber ayakta alıyorlar, ve rükularını tam yapıyorlar, sadece secdeyi ima ile yapmaktadırlar. Onlar rükularını ima ile kılmamış sadece secdeyi ima ile kıldıklarından ismi geçen hadis’i şerifin dışında kalmaktadırlar. Açıkcası ortada iki îma değil sadece bir îma olayı var, bu nedenle bu şekilde sandalyede namaz kılanlar (imanın biri diğerinden alçak olsun gibi bir hükmün dışında kalırlar). Rüku olayı gerçek olarak yapılmış bitmiştir. Musallinin Oturup secde yapacağı yerde artık yeniden hayali bir rükuu borcu yoktur.
Şu var ki bazı ortamlarda bir kısım yorumcuların fıkıh kitaplarında bulunmayan ve sadece kendi kanaatlerini doğru kabul edip halka sunmalarından ciddi endişeler duyuyorum. Bu tip yorum yapanlar icabında kişinin imam arkasında kıldığı namazı dahi batıl sayıp, kişiyi cemaatten dışarı çıkaracak kadar ileri gidebiliyorlar. İmam arkasında cemaatle kılınan gerçek bir namaz nasıl olurda birileri tarafından iptal edilebilir?
Oysa fıkıhın tamamında kişi namazın aslını yapabiliyorsa, imasını yapamaz. Kişiler namazda yapabildikleri yerlerde hasta değil sağlamdırlar. Yirmi satır yukarda İbni Abidin cevabına bakılması
******* Resulu Ekrem HZ muhammed (sas) hadis-i şeriflerden çıkan ima ifadeleri :
îmâ ederken secde için, rükû için eğildiğinden daha fazla eğilir.
(Sücud için olan îmâ, ruku için olan îmâdan aşağıca olur, yani biraz daha eğilir.) Mehmet Zihni efendi tercemesi
Sücudunu rükûundan daha aşağı eğilerek yapar. (İbni Abidin)
“Gücün yeterse toprak üzerinde namaz kıl Bu mümkün değilse imâ ile kıl ve secdeni rükûundan daha fazla eğilerek yap” Hamdi Döndüren tercemesi
***HAMDİ DÖNDÜREN Prof Dr. İslam İlmihali Erkam Yayınları
(Kıyam namazda) Oturarak namaz kılmada rukuu ve secdeler güç yettiği ölçüde yapılır. Eğer belin eğilmesi mümkün değilse veya sakıncalı olacaksa, başıyla ima eder. İmada baş secde için rukudan biraz daha fazla eğilir. Böylece ikisi birbirinden ayrılmış olur.
Hamdi Döndüren Kendisine attığımız mail’e aşağıdaki cevabı göndermiştir. Cevap hanefî mezhebinin görüşünü yansıtması bakımından önemlidir.
Hamdi Döndüren hasta namazı to Husnu Kokturk
Hüsnü Köktürk kardeşimize, Îmâ eğilmek anlamına geldiği için başın eğilmesini de kapsar ve derecesi rahatsız olan kişinin durumu ile ilgili olarak belirlenir. Hz. Peygamber’in yaygın olarak örnek alınan bir hadisinde, oturduğu yerden namaz kılarken önüne eğildiği zaman sert zemine secde etmek amacıyla yüksek bir şey (belki yastık), onun üstüne de tahta türü bir şey koyup namazını kılmaya çalışan kişiyi Allah’ın Rasûlü görünce, önündeki yüksekliği kaldırtmış ve biraz eğilmesi rüku daha fazla eğilmesinin de secde sayılacağını belirtmesi bu konuda fikir veriyor.
Hanefi mezhebi beden hareket ettirilemezse, baş iması ile namazı yeterli görürken, Şafiiler baş eğilemezse, göz imasıyla da namaz kılınabileceğini söylerken, Hanefiler böyle bir durumda olan hastanın günlük namazı kazaya bırakma hakkının olduğu görüşündedir. Sonuç olarak günümüzde camilerde arka tarafa fazlaca sandalye veya oturma yeri konulmaya başlandı. Bu konuda görüştüğümüz bazı doktorlar görüşüp, yüksek din kurulu başkanı ile de paylaştığımız sadece fıtığı vb. ile diz kapaklarını bükememe gibi iki rahatsızlık için sandalye kullanma, bunun dışındaki tansiyon vb. ayakta durmayı engelleyen rahatsızlıklarda,mümkünse ilk tekbiri ayakta alıp yere oturma ve ondan sonrasını oturduğu yerden baş ve bedeni biraz eğip rüku daha fazla eğip secde iması yapması, yatalak hastanın ise ayaklarını kıble tarafına getirip başının atına yüksekçe yastık koyarak kıbleye çevirmesi ve baş hareketi yaparak namazını kılmaya çalışması asıldır. Kısaca ima kişinin gücü ile sınırlı olduğu için az eğilme çok eğilme, beli düz oluncaya karar bükme gibi külfetler hastaya yüklenemez. Sembolik hareketler ima için yeterli olabilir. Uçakta veya otobüste oturduğumuz yerde namaz kılmada olduğu gibi. Selamlar.****** ******* Derli toplu fikir edinmek isteyenler aşağı linkte bilimsel bir yazı bulabilirler.
http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/kiyam-namazda.html erişim 12 ağustos 2013….01/01/2020
http://www.enfal.de/Fikhi/K/K3/kiyam.htm erişim 21/01/2020 Kıyam kakkında bilimsel bir yazıdır, hasta namazını da kapsar
http://acikerisimarsiv.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/7163/261064.pdf?sequence=1&isAllowed=y erişim 21/01/2020
İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 446; Döndüren, “Kıyam” ŞİA, IV, 339.KIYÂM (NAMAZDA) erişim 21/01/2020
Konuyu şimdi de fahihlerin kitaplarından görmek daha faydalı olabilir
Bazı fakihler ise Îmâ yı eğilmek olarak anlatmışlar fakat bunun baş ile mibeden ile mi olduğunu açıkça belirtmemişler.
****** MEHMET ZİHNİ Nimet-i İslam sayfa 354– 1971 basım*******
Mehmet Zihni Efendi (Niğmetül-İslam)isimlibüyük fıkıh kitabında îmâ için eğilir ifadesini kullanmış: (Sücud için olan îmâ, ruku için olan îmâdan aşağıca olur, yani biraz daha eğilir.) Ancak sahife altındaki 3 nolu dip notun ilk cümlesi Makdisî ikinci cümle de Hanefi fakihlerinden Musannıf’ın ima tariflerini andırıyor. Yazımızın alt kısminda Musannif maddesine bakılması) yeniden açıklayıcı dip notlar, eğilme ifadelerini anlamamı güçleştirdi. Dip notlar, kimlere aittir, eserin aslında mı vardır yoksa sonradan yetkili birileri mi ilave etmiştir? Eserin bilhassa ilk baskılarında bu konuda birtakım yazılar bulmak mümkündü. Yine de durumu tanıdık bir ilahiyatçı akademisyen (onlar bilgi kaynağı konusunda uzmandırlar) arkadaşıma sorduğumda
— gayet normal Biz dip notların saten Mehmet efendiye ait olmadığını biliyoruz. Dedi.
Sücud için olan îmâ, rükû için olan îmâ’dan aşağıca olur, yani biraz daha eğilir. Ta ki, rükû ile sücud yekdiğerinden fark edilebilsin. Eğer sücud îmâ’sını, rükû îmâsından farklı etmeyip, onları, yekdiğerine müsavi kılarsa namazı sahih olmaz.
Îmâ için eğilmekte mübalağa lazım olmayıp, biri diğerinden farklı olarak, biraz eğilmek kafidir.
Îmâ, baş eğmekle, olabileceğinden başıyle îmâ’dan aciz olma, ne gözüyle ne kaşıyla ne de kalbiyle, îmâ etmek olmaz. Onun halefi olan îmâ dahi, ele ve ayağa taalluk etmediği gibi, göze ve kaşa ve kalbe dahi taalluk etmez….Sh 355.
Açıklama: Merhum burada imayı 3 kademe olarak belirtiyor. Birinci kademe eğilme, ikinci kademe baş eğme, üçüncü kademe ise el, ayak, kaş, göz, kalp ile yapılan ima şekilleridir. Birinci kademe hastalığın en hafif, üçüncü kademe ise hastalığın en ağır olduğu hallere işaret ediyor
Birinci kademe İma da kastedilen vücudun veya belin eğilmesidir.(Îmâ için eğilmekte mübalağa= Merhum burada imanın ne olduğunu iyice açıklamış. İmanın eğilmek olduğunu bunda da aşırıya gidilmemesini tavsiye ediyor) “secde iması rükü imasından daha aşağıca olur. Aşağıca ima nasıl olur? yani biraz daha eğilir
Açıklama:(Eğilme denince ancak belin veya vücudun eğilmesi anlaşılır..eğil dendiği zaman kişi vücuduyla eğilir. Burada ima denince başın eğilmesini anlamak hatalı olur. Zira Baş için eğilme kelimesi kullanılamaz. Baş için kullanılan kelime eğ, eğer, eğme, şeklinde olur ve ilaveten baş kelimesi de eklenir. Başını eğ gibi
Merhum bu yerinde açıklamaları yaptıktan sonra bir de sahife altındaki yeniden açıklayıcı dip notlara bakınca
(Bundan sonra kitaptaki 3 numaralı ve diğer açıklayıcı dip notlar Mehmet Zihni efendiye ait mi yoksa , bir başka açıklayıcıya mı ait pek anlayamadım. anlamam benim için güç olabilir. Eserin ilk baskılarında bu konuda biraz daha fazla izahat bulmak mümkündü)
3 numaralı dip notun ilk cümlesi Makdisî ikinci cümle de Hanefi fakihlerinden Musannıf’ın ima tariflerini andırıyor. Yazımızın alt kısmında Musannif maddesine bakılması)
İkinci kademe îmâ, ise kişide rahatsızlığın biraz daha arttığı, birinci kademeyi yapamayanların yani belini ve vücudunu eğemeyenlerin yapabileceği baş eğme, daha doğrusu baş işaretiyle rukuu mahallini gösterme ve oraya yaklaşma şeklinin belirtilmesi halidir.
Üçüncü kademe rahatsızlığınn had safhada olduğu, baş işaretini de yapamayanların yapabilecekleri durumlardır ki, bunlar kalp, el, ayak, kaş, göz. ima sıdır ki bunlar fukaha nezdinde çoğu kabul görmemişlerdir. Ancak Hanefi fakihlerinden İmam Züfer göz ve kalp imasını kabul edenler arasındadır.
**** MUHAMMED bin KUTBUDDÎN Îznîkî Cennet yolu ilmihali ya’nî, Hicrî kamerî 885
ölüm Edirne m. 1480 Ni’met-i islâm isimli bir eser yazmış ve bu eser pek çok kimse tarafından kaynak eser olarak kabul edilmiş. Şimdi sunduğumuz (Cennet Yolu) ilmihâlinin asl ismi Miftâhul Cennet, Cennet kapısının anahtarıdır.
[m. 1480] senesinde Edirnede vefât etmiş olan Muhammed bin Kutbüddîn-i İznikî “rahime-hullahü teâlâ” yazmışdır.
Yere secde yapmaktan âciz olan, ayakta okuyup, rükû’ ve secde için oturarak îmâ eder. Oturup rükû için biraz, secde içindahaçok eğilir. Bedenini eğemeyen, başını eğer. Birşey üzerine secde etmesi lâzım değildir..
http://www.hayatiinanc.com/wp-content/uploads/yuklemeler/mizrakli_ilmihal.pdf sayfa 281 erişim 02/01/2020,
Kitap ta Mi- 1480 yıllarının görüş ve uygulamalarını yansıtması bakımından önemlidir. (parantez içi açıklamalar kitabın aslına ait değildirler, emeği geçmiş kişi veya kişilere ait olabilir,? kitap sahife 169 olarak başlamaktadır) Lin’k sağlığı devam ederken pdf dosyasının indirilmesi faydalı olabilir.
.http://www.dinimizislam.com/hakikatkitabevi/indir_pdf.asp
*******DİYANET fetvaları**************
https://dinhizmetleri.diyanet.gov.tr/Documents/FETVALAR-2018.pdf erişim 01/01/2020
… Bu durumda olan bir kimse usûlüne göre, namazını îmâ ile
kılar. Îmâ ile namaz kılan kişi başını rükûda biraz, secdede ise rükûdan biraz daha fazla eğer. Bununla birlikte, vücudun baş ile birlikte eğilmesiyle de îmâ yapılmış olur.sayfa 2004
*************MUSTAFA VARLI İslam İlmihali ******* eski–Diyanet işleri başkanlığı din işleri yüksek kurulu uzmanı Vakit Yayınları
Hanefi ve Şafii mezhebine göre
Oturarak namaz kılan kimse, secde için yere kadar eğilemiyorsa hem kıyamı, hem rükuu ve hem de secdeleri oturarak yapabilir.. Ancak bu durumda rükû, biraz eğilerek, sücud ise biraz daha fazla eğilerek yapılmalıdır. (hasta namazı bahsi)
****İSMAİL KARAGÖZ Dr Namaz İlmihali Diyanet Yayınları HALİL ALTUNTAŞ Dr
Hastalığı nedeniyle ayakta veya oturarak namazını kılamayan kimse sandalyede oturarak namazını kılabiliyorsa bu şekilde kılar., rükû ve secdeyi de sandalyede biraz eğilerek yapar. sayfa 221. Eserin yeni basımı yapılmış, birçok ilave bilgiler konulmuş, fakat yukardaki ifadelere dokunulunmamıştır. Ancak sayfa no değişmiştir.
************* FİKRİ YAVUZ İslam İlmihali ****************
Secde ve rükuu yapmaktan aciz kalanlar, hastalık durumlarına göre rükuu ve secdelerini vücudu veya başı eğerek işaretle yaparlar ki buna İma denir. Vücut veya baş secde için rükû’dan biraz daha fazla eğilerek yapılır. Sh 170
AÇIKLAMA: Bu tür ima tanımları biraz izaha muhtaçtır. Burada isteyen başını eğsin isteyen vücudunu eğsin denilmemektedir. Ne zaman vücut eğilir, ne zaman baş eğilir bunu hastalık durumu belirler. …Bak Hamdi Döndüren Kıyam ayrıca 20 satır aşşağıda Mebsut 719 nolu diop not
http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/kiyam-namazda.html erişim 12 ağustos 2013….01/01/2020
Oturarak namaz kılmada rükû ve secdeler güç yettiği ölçüde yapılır. Eğer belin eğilmesi mümkün değilse veya sakıncalı olacaksa, başıyla imâ yapar.
İmâda baş secde için rükûdan biraz daha fazla eğilir. Böylece ikisi birbirinden ayrılmış olur.
***Nurul-İzah*******
وإن تعذر الركوع والسجود صلى قاعدا بالإيماء وجعل إيماءه للسجود أخفض من إيمائه للركوع فإن لم يخفضه عنه لا تصح ولا يرفع لوجهه شيء يسجد عليه
Rükû ve secde etmek de mümkün değilse oturduğu yerde îmâ ile kılar. îmâ ederken secde için, rükû için eğildiğinden daha fazla eğilir. Fazla eğilmezse caiz olmaz. Üzerine secde etmek için yüzüne doğru herhangi birşey yükseltmez……
************************************************************
Hanefî fakihlerinin fetvaları Fetevayi Hindiyye + Kadıhan Hindiye hasta namazı tercümesi
Ayakta durmaktan, rükû’a eğilmekten ve secdeye varmaktan aciz olan kimsenin, namazı oturarak kılmaya gücü yetiyorsa oturarak îmâ ile kılar. Secdelerini, rüku’larından daha fazla eğilmek sureti ile yapar. sahife 2/6 Fetevayi Kadihan’da da böyledir…Fakat, yastık yere konmuş ise ve hasta olan şahıs bunun üzerine secde ediyorsa, namazı caiz olur. Hulasa’da da böyledir. Fakat, böyle yapmakla, o kimse, kötü bir iş yapmış olur. Muzmarat’ ta da böyledir. sahife 2/6
Bir kimse, sağlam bir halde namaza başlar, fakat sonradan, kendisinin ayakta durmasına mani olacak bir hastalık gelirse, bu kimse, namazını, oturarak rükû’ ve secdelerle kılar. Eğer buna da gücü yetmezse, namazını, oturduğu yerden imâ ile kılar. Buna da gücü yetmiyen kimse ise, namazını, yattığı yerden imâ ile kılar. Tebyîn’de de böyledir. sahife 3/6
İzah-yazar : Birinci kırmızı yazılı yerde hasta namazını oturduğu yerde rükuu ve secde yaparak kılıyor. Bu hareketler belin eğilmesi şeklindedir. İkinci kırmızı yazılı yerde ise hasta beli ile de eğilemiyor ve onun için ima ile kılar deniliyor. Hastanın ima yapacak sadece baş eğilmesi hareketi kalmıştır.) Hindiyye burada ima sırasını da gösteriyor. Bel ile ima öncelik kazanıyor, sonra baş ima’sı. (Bu ifadelerin neredeyse kariyer sahiplerinin dahi gözden kaçıracağı kadar kapalı ve gizli hükümler taşıdığını belirtmek isterim.)
http://kitap.fetvalar.com/fetavayihindiye/konu-1914.htm erişim 17/08/2013…01/01/2020
Lin’k sağlığı devam ederken hasrtalıkta namaz dosyasını buradan alabilirsiniz. Hanefi fıkhının en muteber kaynaklarından biri olduğu süylenir.
MEBSUT editörProf. Dr. Mustafa Cevat Akşit İstanbul 2008 Gümüşev cilt 1 sahife 377 hasta namazı bahsi
Kutlarım: 30 cilt kitabın içinde en gizli îmâ tanımlarının biri yakalanmış ve 719 nolu dip notuyla da açıklanmış.
Bunu ögrendikten sonra şöyle söyleyebiliriz. Hasta ayakta durmaya (kıyama) güç; yetirebiliyorsa namazını ayakta kılar. Kıyama güç; yetiremiyorsa oturarak rükû ve secdeli olarak kılar. Oturmaktan da aciz ise ima719 ile kılar.
719 —Biraz egilince rükû, daha çok eğilince secde olacak şekilde eğilmek suretiyle namaz kılmak.
Eğilemiyorsa sadece başını hareket ettirerek ima ile namaz kılar. Kalp, göz ve kaş ile ima yapılamaz.
Bk. Molla Husrev, ed-Durer, Salat-u’l-Mariz, s.127;
Mehmet Zihni Efendi, Nimet-i Islam, s. 726.
Şirket-i Murettibiyye Matbaası, Istanbul, 1320. Hastanın nasıl namaz kılacağı ************************************
Açiklama: Yazar Köktürk 1000 sene öncesinin fıkıh kitabı Mebsut yukardaki ifadelerinde ima da önceliğin bel eğilmesi, ikinciliğin ise (eğilmeyi yapamayanlar için) baş iması olduğunu kanıtlıyor. [Hanefi mezhebinde îmâ vücudu veya başı eğerek yapılır diyenler] yukardaki satırları dikkatlice okumalıdırlar. Hanefi uleması vücut ve baş imasının ne şartlar altında yapılacağını eserlerinde beyan etmişlerdir.
***********İlahiyat’çı yazar Ali Bozkurt**********
Camide yan yana dizilen taburelerin caminin ruhuna uymadığını dile getiren Bozkurt “Oturan kişi eğer başını secdeye götürebiliyorsa başını secdeye götürür. Eğer secde yapamıyorsa eğilebildiği kadar eğilir. Rüku içinde onun yarısı kadar eğilir. Sandalyede oturmaktansa halıya oturarak namaz kılmalıdır.
https://dogruhaber.com.tr/haber/626627-cami-adabina-uygun-hareket-edilmeli/ erişim 02/01/2020
Vehbi Tülek rivayeti
Memekzâde Mustafa Efendi 47. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. Şeyhülislâm Muîd Ahmed Efendi’nin damadı olarak ilim çevrelerinde tanınmıştır. Tahsilini tamamlayıp müderrisliğe geçti. 1066’da (m. 1656) Şeyhülislâmlık verildi. 1066 (m. 1656)’da vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Ayakta fazla duramayan, iftitâh tekbîrini ayakta alıp, ağrı hâsıl olunca oturarak devam eder. Bir şeye dayanarak ayakta durabilen, dayanarak kılar. Ayakta fazla duramayan, iftitâh tekbîrini ayakta alıp, ağrı hâsıl olunca oturarak devam Dayanarak oturmak mümkün iken, yatarak îmâ câiz olmaz. Yere secde yapmaktan âciz olan, ayakta okuyup, rükû ve secde için oturarak îmâ eder. Oturup rükû için biraz, secde için daha çok eğilir. Bedenini eğemeyen, başını eğer. Bir şey üzerine secde etmesi lâzım değildir…
https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/vehbi-tulek/ayakta-duramayan-hastanin-namazi-605643
*********HASAN YAVAŞ Kitab-üssalat Hakikat Yayınları ****
Yere secde yapmaktan aciz olan, ayakta okuyup, rüku ve secde için oturarak ima eder. Oturup rüku için biraz, secde için daha çok eğilir. Bedenini eğemiyen, başını eğer. Birşey üzerine secde etmesi lazım gelmez…. Sayfa 114
****** MEHMET ORUÇ Online Kitap Yolculukta Namaz*****
İma ile kılar. Yani rüku için bedeni ile biraz eğilir. Secde için bundan daha çok eğilir…… Oturarak kılarken, rükû’ için bedeni ile eğilir. Secde için, başını yere kor. http://www.mehmetoruc.com/rehber/namaz2/besvakitnamaz/besvakit/yolculuknamaz.htm erişim 01/01/2020
********İmran İbni Husayn şöyle demiştir.-Bevasir illetine mübtela idim. Nebiyy-i Ekrem sall’llahu alethi vesellem’den salat-ı marızm keyfiyetini sordum. “Ayakta kıl, gücün yetmezse oturarak, ona da gücün yetmezse yan yatarak kıl.” buyurdu. Buharî
Hastalıkta namaz Şafii mezhebinde de başını yere, secde mahalline koyamayan kimse hakkında tam görüş birliğine varılmamış konulardan birisidir. Onlardan bir kısmı (imam-ı Gazali.+.İmamül Haremeyn..) yastık..vesaire gibi yüksek bir yer üzerine gerçek secde yaparlar. Onları bu şekilde davranışa sebep olan aşağıdaki hadis-i şerif olabilir.
أنَّهاَ كَانَ بِهاَ رَمَدٌ فَسَجَدَتْ على الْمِرْفَقَةِ فَجوْزَ لَهاَ رَسُولُ اللّهِ
Ümmü Selemenin gözü ağrıyordu. Yastık üzerine secde etti. Resulullah (sas) da ona bunu caiz gördü. Mebsut 384 hasta namazı Abdürrezzak, Musannef, 11/478 İbn Ebu Şetbe, Musannef, 1/244
(METİN : Reddul- muhtar sahife 10 Kaşı gözü ve kalbi ile ima yapamaz. İmam Züfer buna muhaliftir.) İmam-ı Züfer kaş ve göz ve kalp ile îma yapılabileceği fikrindedir. Burada bilinmesini istediğimiz şey ima’nın tek bir kalem olmadığı ancak, ibadeti anlatmaya yönelik bir işaret olduğudur. Rüku için öncelik bel eğilmesi şeklindedir, bunu yapamayan baş eğmesi şeklinde ima ile yapacaktır. Secdeye giden biri, secde yapamıyorsa eliyle secdeyi gösterip el iması yapamaz, el iması kabul görmemiştir. Çoğunluk kaş ve göz imasıile de namaz kılmayı kabul etmemiştir.
Bazıları îmâ’ yı sadece baş eğme hareketi olarak görürken bazıları da îma’ yı hem baş hem de bedenle yapılabilen bir hareket olarak görüyorlar.Beden eğilmesini îmâ sayan merhum fıkıhçılarından biri
**************HALEBÎ nin îma anlayışı,************************
Halebi isimli eserde bir yerde beden eğilmesi îmâ türü olarak kabul ediliyor. Bak Halebi Sagir ve Tercemesi sayfa 167.
Yastık üzerine secde etmek isteyen biri için kullanılan ifadeler şöyledir. (Eğer yastık yer üzerinde olur da, onun üzerine secde ederse yine caiz olur. Fakat eğer yerin kuvvetini bulursa onun namazı rükû ve sücut ile olur. Eğer bunu bulamazsa onun namazı yine îmâ iledir.)
Açıklama: Bunu daha iyi açıklayacak olursak yerdeki yastık gibi bir yükseltiye secde edecek kişi elbette bunu gövdesiyle eğilerek yapabilecektir. Baş yastığa iyice değmiş ve yastığın sertliği hissedilmişse, bu namaz dosdoğru secde ile yapılan bir namaz olur, ama baş yastığa ancak ulaşmış, yastığın sertliği hissedilmemiş ise secdesi doğrudan secde değil bel eğilmesi suretiyle yapılan îmâ secdesi olur. Bu anlayış İbni Abidin, Zeyleî, Musannif, Münye şarihinde …de mevcuttur.
Copyright © Hüsnü Köktürk Hasta engelli sandalyede oturarak namaz kılan
Hüsnü Köktürk TB6BHK [email protected]
http://www.geocities.ws/husnu66tr/hasta_namazi.htm
İbni Abidin İbni Abidin îma anlayışı: (reddulmuhtar-hasta namazı) Ben derim ki: (yani İbni Abidin) Doğrusu tafsilata gitmektir……. Yere konulan şey taş gibi üzerine secde sahih olan şeylerden olup yüksekliği bir veya iki kerpiç miktarını geçmezse onun üzerine yapılan secde hakiki secdedir. Ve o kimse namazını ima ile değil, rükû ve sücudüyle kılmıştır. ……… Yere konulan şey, üzerine secde sahih olanlardan değilse (yani yumuşak pamuklu yastık gibi ki secdede içeri çöker) namazını imaile kılmış sayılır.
Açıklama: (yazar) Hasta yere konulan yüksekliği bir kerpiç boyunu aşmayan bir cisim üzerine secde yapmaya çalışıyor. Böyle bir secde ancak belin ve başın yere kadar eğilmesiyle mümkün olur ve secdeye ulaşamamış olsa dahi secdesini belin veya vücudun eğilmesi şeklinde ve de ima ile yapmış oluyor
İbni Abidin burada bel ile eğillip secde yapmaya çalışmayı îma olarak kabul ediyor.
Musannif: «Sücudunu rükû’undan daha aşağı eğilerek yapar.» Musannif bu sözüyle biraz eğilmenin rükû için kâfi geldiğine işaret etmiştir. Yüzünü yaklaştırabildiği kadar yere yaklaştırmak: lâzım değildir.
Açıklama: Musannif burada çok açık şekilde hastanın nasıl secde yapacağını beyan ediyor. Secdeyi baş eğerek yapınız demiyor. az da olsa secdeye doğru eğiliniz, yüzünüzü yere yapıştırmak için zorlanmayınız diyor. Musannif eğilmede yüz çehre nin yere yaklaşması ifadesini de kullandığından eğilmenin bel eğilmesi şeklinde olduğu tasdik edilmiş oluyor. Musannif Hanefi fıkhının en açık îmâ tarifini yapmıştır. Musannif kim dersek, Hanefi fakihlerinden biridir. Çok döküman topladığı, yazdığı, bunları tasnifle çok uğraştığı için musannif lakabını almış, asıl ismi kaybolmuş.
İ
Zeyleî : Zeyleî «şöyle demek icabederdi: Yere konulan şeyin üzerine secde sahih olursa yapılan secde olur. Aksi taktirde îmâ’dır» demiştir.
Açıklama: Zeyleî bu konuda bir kural koymuş. Hasta beden eğilmesi şekliyle secde yapmaya çalışmış, yapabilmişse ne ala, ama yapmaya çalışması da sahihtir ve îmâ ile kılmış olur.
Burada İbni Abidin, Halebî, Zeyleî , Münye şarihi, gibi fakihler secdeye kadar eğilebilmeyi îma kabul ediyor.
METİN: Sücudunu rükûundan daha aşağı eğilerek yapar. Bu lâzımdır. Üzerine secde etmek için yüzüne bir şey kaldırmaz. Bu tahrîmen mekruhtur. Fakat yapılır da o kimse başını secdesi için rükûundan dahi fazla eğerse sahih olur. Halbuki bu secde değil, îma’dır. Meğer ki yerin (kaldırdığı cisim olmalı) sertliğini hissetsin. Başını eğmezse îma bulunmadığı için sahih olmaz. İfadenin daha anlaşılır açıklamasını Fetevay-ı Hindiyye den öğreniyoruz. İfade; kendisi secdeye gitmeyip, yerden bir cisim alıp yüzüne doğru kaldırarak onun üzerine secde yapmak isteyenler için kullanılmış, ancak zamanımızda bu uygulama ortadan kalkmış durumdadır,
aksi halde (Yerin sertliğinin hissedilebilmesi için vucudun yani belin bizzat secde mahalline eğilmesi gerekir. Sırf baş ağerek secde mahallinin sertliği veya yuımuşaklığını hissetmek mümkün değildir. sadece baş eğilerek secde mahalline ulaşmak ancak olsa olsa kuş cinsi için mümkün olabilirdi. )
bni Abidinden ikinci örnek ima anlayışı
METİN: Sücudunu rükûundan daha aşağı eğilerek yapar. Bu lâzımdır. Üzerine secde etmek için yüzüne bir şey kaldırmaz. Bu tahrîmen mekruhtur. Fakat yapılır da o kimse başını secdesi için rükûundan dahi fazla eğerse sahih olur. Halbuki bu secde değil, îma’dır. Meğer ki yerin (kaldırdığı cisim olmalı) sertliğini hissetsin. Başını eğmezse îma bulunmadığı için sahih olmaz.
İfadenin daha anlaşılır açıklamasını Fetevay-ı Hindiyye den öğreniyoruz. İfade; kendisi secdeye gitmeyip, yerden bir cisim alıp yüzüne doğru kaldırarak onun üzerine secde yapmak isteyenler için kullanılmış, ancak zamanımızda bu uygulama ortadan kalkmış durumdadır,*
aksi halde (Yerin sertliğinin hissedilebilmesi için vucudun yani belin bizzat secde mahalline eğilmesi gerekir. Sırf baş ağerek secde mahallinin sertliği veya yuımuşaklığını hissetmek mümkün değildir. sadece baş eğilerek secde mahalline ulaşmak ancak olsa olsa kuş cinsi için mümkün olabilirdi.
Caferilerin Îma anlayışı
“Tevzihu’l Mesail” TAM İLMİHAL[İran menşeli veya Caferi Türkçe bir ilmihal kaynak ‘da rüku ve secdede eğilme, anlayışı :Eserin Orijinal Adı: “Tevzihu’l Mesail” TAM İLMİHAL
http://www.sistani.org/index.php?p=741491&id=56&pid=3127 erişim 17/08/2013
http://islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/tamilmihal/book.htm#_Toc111104591 erişim 17/08/2013- –31/12/2019
RÜKÛ – Eğer bir şeye yaslanarak da normal şekilde rükû yapamazsa, rükû denilecek kadar eğilmelidir. Bu kadar da eğilemezse, başıyla rükû için işaret etmelidir
1023- Rükû miktarınca eğilemeyen kimse, bir şeye yaslanarak rükû etmelidir. Eğer bir şeye yaslanarak da normal şekilde rükû
yapamazsa, rükû denilecek kadar eğilmelidir. Bu kadar da eğilemezse, başıyla rükû için işaret etmelidir.
1055- Oturabilen fakat alnını yere ulaştıramayan kimse, secde denilebilecek miktarda eğilebiliyorsa eğilmeli..
1057- Asla secde edemeyen, secde denilebilecek kadar da eğilemeyen kimse, secde için başıyla işaret etmelidir.]
(açıklama: Caferi fıkıhında dikkat edilirse eğilemeyen kimseler için ( başınızı eğin) ifadesi kullanılmıyor,
sadece (başıyla secdeye veya rukuya i şaret eder) deniliyor )*********************************************************/
İmam Gazalinin ima anlayışı
Hasta olan kimse secde için başını yere koyamazsa İmam-ı Harameyn ve Gazali’ye göre yastık ve masa gibi yüksekce bir şeyin üzerine başını koyup secde eder. Hasta olan kimse secde için başını yere koyamazsa namazını nasıl kılacaktır.
. İmam-ı Gazâli’ye göre (mümkünse) yastık ve masa gibi yüksek bir şeyin üzerine başını koyup secde eder. fıkıh-ihya.org
http://www.iskenderpasa.com/D3257AF4-1CF6-4C3E-A0F6-BE77493E6A13.aspx
Buhari de taksir bölümünde Salat-i Mariza konusunda sadece tek bir adet hadis-i şerif var ki: Bu hadis-i-şerif üzerinde saten bir ihtilaf yok. İmran hadisi rivayeti
عَنْ عِمْرَانَبْنَ حُصَيْنٍ رَضِى اللّهُ عَنْهُ قَالَ كَانَتْ بِى بَوَاسِيرُ فَسأَلْتُ النَّبِى َّ صَلّى اللّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ عَنِ الصَّلاةِ فَقَالَ صَلِّ قَائماً فَاإِ نْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَقَاعِداً فَاإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَعَلى جُنْبٍ
İmran İbn-i Husayn radıya’allahu anh’den: Şöyle demiştir. Bevasir illetine mübtela idim. Nebiyyi ekrem (sas) den salat-ı marizm keyfiyetini sordum. “Ayakta kıl, gücün yetmezse oturarak, ona da gücün yetmezse yatarak kıl.” Buhari cit 3 sayfa 397– 572 nolu hadis’ i şerif. En kuvvetli hasta namazı delili, fakat burada îmâ kelimesinden söz edilmiyor.
Somalili Muhaddis Zeyleî‘ nin Arapça “Nasbur’-raye li ehadis el Hidaye” isimli kitabının Arapça aslını çok zorlukla internet ortamımda DOC uzantılı dosyalar halinde bulabildim. Birbirine yakın, birkaç rivayet toplamış, zayıf gördüklerini de almış, bunlara “garip” ismini vererek tasvip etmediğini belirtiyor. Aşağıdaki hadis- şerif 174 üncü sahifede Cabir hadisi Bu hadis-i şerif Müsned-i Bezzâr’ da ve Beyhâkî’ nin mağrifet’ inde bulunuyor.
حَدِيثُ جَابِرٍ، فَاخْرَجَهُ الْبَزّارُ فِي “مُسْنَدِه ِ”. وَالْبَيْهَقِيُ ّ فِي “الْمَعْرِفَةِ”
عنْ أَبِي بَكْرٍالْحَنَفِيِّ ثَنَا سُفْيَانُ الثَّوْرِيُّ ثَنَا أَبُوالزُّبَيْرِ عَنْ جَابِر أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى ا للَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَادَ مَرِيضًا، فَرَآهُ يُصَلِّي عَلَى وِسَا دَةٍ، فَأَخَذَهَا، فَرَمَى بهأ فَأَخذَ عُودًا لِيُصَلِّيَ عَلَيْهِ،
فَأَخَذَهُ فَرَمَى بِهِ، وَقَالَ: صَلِّ عَلَى الْأَرْضِ إنْ اسْتَطَعْت، و َإِلَّا فَأَوْمِئْ إيمَاءً، وَاجْعَلْ
سُجُودَك أَخْفَضَ مِنْ رُكُوعِك
Sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri, bir hastayı ziyaret buyurup, önüne yastık alarak, namaz kılmakta görmüşler, yastığı atmışlar. Hasta önüne bir tahta almış, onu da atıp : ”Muktedirsen yere secde yaparak kıl, değilsen, imâ et ve sücudun için olan îmâ’ yı rükûu için olan îmâ dan daha aşağıda yap”
175 inci sahifede ise benzer şöyle bir hadis-i şerif var. Süneni Darekutnî den
وَأ َخْرَجَ الدَّارَقُطْنِيُّ فِي “سُنَنِهِ” عَنْ الْحَسَنِ بْنِ الْحُسَيْنِ الْعُرَنِيِّ ثَنَا حُسَيْنُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ جَعْفَر ِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَن ْ أَبِيهِ عَنْ عَلِيِّ بْن ِ أَبِي طَالِبٍ عَنْ ا لنَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، قَالَ:
” يُصَلِّي الْمَرِيضُ قَائِمًا، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ صَلَّى قَاعِدًا، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ أَنْ يجُدَ، أَوْمَأَ، وَجَعَلَ سُجُودَهُ أَخْفَضَ مِنْ رُكُوعِه
Hadis-i Şerifin kabaca anlamı şu şekildedir
Netice olarak Bezzar, beyhakî, Darekutnî bu üç kitap bel eğilmesini kastederken sadece Taberanî Camiul Kebirinde baş eğilmesini esas alan hadis-i şerif zikrediyorlar.
Namaz beden ile yapılan, bir ibadettir ve hastalar bu işlemi (güçleri yettiği ölçüde yapacakları şeklinde) bir kural konulmuştur.
Hastanın, sağlamdan ayrıldığı noktalar, gücünün yetmediği şeylerdir. Hasta, gücünün yettiği hususlarda sağlam gibidir. (Hindiyye tercümesi)
Uygulamalarda hastalar cidden yapabileceklerini yapabiliyorlar mı? Yani yapabilen kıyamı ayakta yapacak, yapabilen rüku için eğilecek, yapabilen secdeye gidecek, yapamadıkları konularda ima yapacaklar. Camiye yürüyerek gelip, imam iftitah tekbiri alırken ve ayakta durmaya hala gücü olan biri (ben hastayım, oturarak hasta namazı kılarım ) diye yere oturması ?
Fıkıh işlerinde hayli çalışmaları olmuş, Mısır’a araştırıcı olarak gitmiş bir fakih arkadaşıma hasta namazı konusunu sordum. Cevap şu idi[ seferi namazında da durum böyle –tembe…tercih….. etmişl….]
Kaynak olarak verdiğim linkler inanılmaz kısa kadar kısa süreç içerisinde ortadan kalkıyorlar
http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/kiyam-namazda.html erişim 12 ağustos 2013….01/01/2020
Oturarak namaz kılmada rükû ve secdeler güç yettiği ölçüde yapılır. Eğer belin eğilmesi mümkün değilse veya sakıncalı olacaksa, başıyla imâ yapar. İmâda baş secde için rükûdan biraz daha fazla eğilir. Böylece ikisi birbirinden ayrılmış olur.
Kanal 7 de onu ile ilgili çok detaylı bir video adresi Kocaeli ve birçok vilayetin aktif müftüsü MEHMET SÖNMEZOĞLU yaptığı videolarla da halka inmeyi başarabilmiştir
videolar, çalışmıyorsa windowsunuzda eksik program vardır. Frontpage ile açaıyorsanız Preview konumunda açmalısınız
http://www.youtube.com/watch?v=W1D_UZMyJKg erişim 05/10/2013…02/01/2020
http://www.search.ask.com/videos?q=sandalyede+namaz&o=APN10750&l=dis&tpr=10 erişim 02/01/2020
https://www.youtube.com/watch?v=phwBrN7r_as TGRT İlahiyatçı yazar Osman Ünlü video
https://youtu.be/c4pi6N1AV0g Dr Ahmet Hamdi Yıldırım bel ve baş imasını anlatıyor
http://www.youtube.com/watch?v=3mXdQLGYwCE Erişim 30/08/2013..02/01/2020
Konu ile ilgili internetten seçme bazı yazılar, bazı kaynaklar.
https://www.youtube.com/watch?v=abT6ZXHImPs Diyanet TV erişim 01/01/2020
https://husnukokturk.wordpress.com/hasta-namazi-ve-ima-meselesi
Yazımızın hazırlanmasında eserlerinden istifade ettiğimiz hasta namazı konusunda çalışma, inceleme, araştrma yapmış merhum, hayatta, profösör, fakih, veya yazarlarımzın merhumlarına rahmet , hayatta olanlara afiyetler dilerim. Ancak internet ortamının bilgilerinin değişmesi, kaybolması, her zaman mümkün olacağı unutulmamalı, Eserlerin de bir ömrü var, mevcutları tükeniyor, İcabında bu gibi kimselerin bağlı oldukları kuruluşlar, eserlerin ilk basımlarını yok edip ikinci basımlarını çıkarıyorlar. Baskılara ilaveler yapılıyor. Video gibi dökümanların da yer değiştirmeleri, icabında silinebilirliği mümkün oluyor. Affola
***** KAYNAKÇA ********* MEHMET ZİHNİ Nimet-i İslam, MUHAMMED bin KUTBUDDÎN Îznîkî Cennet yolu ilmihali, DİYANET fetvaları. Ahmet Yaman; MUSTAFA VARLI, A. FİKRİ YAVUZ İslam İlmihali, Nurul-izah, Fetevay-i Hindiyye, Ali Bozkurt, Vehbi Tülek, Emekli müftü Hasan Yavaş Kitab-üssalat, Merhum yazar Ömer Öztop,, Prof Dr. HAMDİ DÖNDÜREN İslam İlmihali , Buharî, HALEBÎ, Musannıf, İbni Abidin, Zeyleî , Zeylaî, mağrifet, Süneni Darekutnî, Münye şarihi, Kocaeli ve bazı şehirlerin Müftüsü Mehmet Sönmezoğlu (videoları), , Pr Dr. Ekrem Buğra Ekinci, İst müf yar Yusuf Kavaklı,(video).